WIPO, Sanat ve Yapay Zekâ: Geçmişi Yeniden Boyamak, Geleceği Tasarlamak
- Juniper IP

- 4 Tem
- 3 dakikada okunur
Fikri Mülkiyetin Yeni Sınırları
Yapay zekâ destekli sanat eserlerinin yükselişi, dijital dünyadaki fikri mülkiyet haklarının sınırlarını yeniden çiziyor. Bu dönüşümün tam merkezinde yer alan bir isim var: Tokyo merkezli multidisipliner sanatçı Emi Kusano. Kusano, kolektif ve bireysel hafızaları yapay zekâ ile hipergerçekçi biçimde yeniden yorumlarken, bir yandan da dijital çağın sunduğu yaratıcı olanaklarla kültürel mirası günümüze taşıyor.

Bu çarpıcı dönüşüm, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından da yakından takip ediliyor. WIPO, geçtiğimiz yıl düzenlediği “Generative AI’nin Yaratıcı Alanlara Etkileri” başlıklı bilgi oturumunda, Kusano’yu konuşmacı olarak ağırladı. Bu oturumda, sanatın teknolojiyle buluştuğu yeni sınırları ve beraberinde doğan fikri mülkiyet sorunlarını masaya yatırdı. Bu blog yazısında, WIPO’nun bu kritik gündeme neden dikkat çektiğini ve Kusano’nun bu alandaki deneyimlerinin nasıl dönüştürücü bir rol oynadığını inceliyoruz.
Sanat, Teknoloji ve Toplumsal Hafıza Arasında Bir Yolculuk
Emi Kusano: Retro-Fütüristik Bir Anlatıcının Portresi
Emi Kusano, yalnızca bir sanatçı değil; aynı zamanda zamanlar arası bir köprü. 1980’ler ve 1990’ların pop kültürüne olan nostaljik ilgisini, yapay zekâ ve NFT gibi yeni nesil teknolojilerle harmanlayan Kusano, moda, müzik, fotoğraf, video ve dijital sanatı aynı potada eriterek benzersiz bir dil oluşturuyor.
Kusano’nun projeleri — Neural Fad, Melancholic Magical Maiden ve Shinsei Galverse gibi — geçmiş kültürel imgeleri yeniden canlandırırken, bir yandan da dijital çağın estetik anlayışını sorguluyor. Özellikle AI destekli üretim süreci, sanatçının "yaratıcı algoritmalarla insan hassasiyetinin kesişiminde" bir ifade dili geliştirmesine olanak tanıyor.
WIPO’nun Perspektifinden Kusano ve Generative AI
WIPO, bu yeni yaratım biçimlerinin doğurduğu fikri mülkiyet sorularına bütüncül bir yaklaşım getiriyor. Kusano’nun eserleri, “output’un sanatsal değeri” odaklı yaklaşımıyla, generative AI sistemlerinde kullanılan verilerin telif haklarına konu olup olmayacağı sorusuna farklı bir pencere açıyor. Kusano, "Bir sanatçı olarak farklı unsurları birleştirip yepyeni bir şey yaratıyorsam, bu çıktı başlı başına bir sanattır" diyerek, AI çıktılarının sadece teknik bir üretim değil, aynı zamanda yaratıcı bir eylem olduğunu vurguluyor.
Bu görüş, WIPO’nun üzerinde durduğu temel tartışmalardan biriyle birebir örtüşüyor: Bir yapay zekâ çıktısı ne zaman orijinal sayılır? Bu orijinallik nasıl korunur? Kusano’nun örneği, bu tartışmanın sadece teorik değil, sanatçıların gündelik pratiğini doğrudan etkileyen bir mesele olduğunu gösteriyor.
NFT’ler: Koruma mı, Paylaşım mı?
NFT teknolojisi, sanat dünyasında mülkiyetin dijitalleştirilmesi açısından büyük bir devrim yaratırken, aynı zamanda yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kusano, NFT'yi yalnızca bir “mülkiyet belgesi” olarak görmüyor; aksine, uluslararası sanatçıların iş birliği yaptığı, geri bildirim aldığı ve üretimlerini paylaştığı açık bir dijital ekosistem olarak tanımlıyor.
WIPO ise NFT’lerin fikri mülkiyet koruması açısından nasıl yapılandırılması gerektiği üzerine çalışmalar yürütüyor. Kusano’nun vurguladığı gibi, bu teknolojinin yaratıcı iş birliklerini teşvik eden yönü güçlendirilmedikçe, NFT’ler sadece dijital duvarlar inşa eden bir araç haline gelebilir. WIPO’nun buradaki görevi, hem sanatçının haklarını koruyan hem de inovasyonu boğmayan dengeli bir çerçeve geliştirmek.
Tehlikeler ve Sınırlar: Derin Taklitlerden İnsan Haklarına
Yapay zekânın sunduğu imkanlar kadar doğurduğu riskler de mevcut. Kusano, özellikle aktörlerin ses ve yüzlerinin AI ile kopyalanmasını insan haklarına aykırı olarak değerlendiriyor. Bu etik yaklaşım, sanatçının teknolojiyi yalnızca bir araç olarak değil, ahlaki bir sorumlulukla kullandığını gösteriyor.
WIPO’nun bu noktadaki yaklaşımı da benzer: Yeni teknolojilerin, bireylerin kimliğini, emeğini ve özgünlüğünü ihlal etmeyecek şekilde sınırlandırılması gerekiyor. Kusano’nun anime stüdyosunda oluşturduğu AI sistemleri de bu bilinçle tasarlanmış durumda.
WIPO’nun Önceliği, Yaratıcılığı ve Kültürel Mirası Korumak
Emi Kusano’nun hikâyesi, sadece teknolojinin sanat üzerindeki etkilerini değil, aynı zamanda fikri mülkiyetin değişen doğasını da gözler önüne seriyor. WIPO, bu değişimin farkında ve dijital çağda yaratıcılığı teşvik eden, aynı zamanda hakları koruyan küresel bir sistem kurma yolunda önemli adımlar atıyor.
Sanatçılarla doğrudan etkileşim kurarak, onların deneyimlerini dinleyerek ve ihtiyaçlarını anlayarak geliştirilen bu yaklaşım, fikri mülkiyetin geleceğini belirleyecek en sağlam zemin. Kusano’nun sözleriyle, “Bu kadar güçlü bir nostaljiyi paylaşabilen son nesil olabiliriz.” WIPO’nun görevi ise, bu nostaljinin gelecekte de yaratıcı biçimlerde yeniden hayat bulmasını güvence altına almak.
Kaynak:




Yorumlar